hayat, aldığımız nefeslerin toplamı değil, nefesimizi kesen anların toplamıdır...

20 Kasım 2008 Perşembe

ISRAIL HERZILYA' DA SON GÜN... ( The Long Day Is Over...)


23.06.2008
Unutulmaz bir gün daha...

Sabah, “Büyük Lider David" ve Shadow Cat teknesinin sevdiğimiz kaptanı Ken'in sesleriyle uyandık. Saat 09:00 civarı...
Bize dönüş yolculuğu ile ilgili bilgiler vermeye gelmişler. Kıbrıs'ın kuzey batısında mola verilecek, hatta gecelenebilecek güzel koyların olduğunu, onların o rotayı takip edeceğini söylediler. Orda birkaç Emyr teknesiyle buluşup yolda yakaladığımız balıklarla bir ziyafet çekebilirdik :)
Bu arada Lulu Türkiye'ye dönüş yolculuğunu eğer uygun olursak bizimle yapmak istiyorudu. Biz de eğer koşullar uygun olursa onun 4 günlük Ürdün turundan dönmesini bekleyeceğimizi ve onu da misafir edeceğimiz söylemiştik. Ama bir başka alternatifinin de olması gerektiğini, bizim de gelişen koşullara göre hareket edeceğimizi eklemiştik. Öyle de oldu... Çünkü Herzilya'dan çıkış işlemleri her gün saat 13:00'te gerçekleşecekmiş ve işlemler tamamlandıktan en geç 1 saat sonra marinadan çıkışın yapılması gerekiyormuş. Yani eğer bu gün çıkamayacaksak yarın öğleden sonra çıkabilecektik. Ki 1 gün daha beklemek istediğimiz son şeydi.
Türkiye yolculuğunu birlikte gerçekleştireceğimiz Lutra teknesi ile birlikte hemen kriz masası kuruldu :) ve Lutra kaptanları ile yaptığımız hızlı toplantı sonucunda hemen bu gün yola çıkmaya karar verildi.
Öyleyse bu gün çok işimiz vardı. Ülkeden çıkış işlemleri yapılacaktı. Gıda alışverişi, teknenin ufak tefek eksiklikleri, temizlik, vedalaşmalar... Ha bu arada, Ürdün'de kaybettiğimiz video kameramızı da bulmamız gerekiyordu... :))))

Kahvaltımız bile yapmadan marina ofise gidip çıkış işlemlerimizi tamamladık. Saat 13:00'deki Lutra, Nanette ve Gulchin teknelerinin veda buluşmasına yetiştik. Nanette'den Debbie ve Tom, teknelerini İsrail'de bırakıp uçakla Amerika'ya döneceklerdi. Bizlere, bizim Gulchin şapkalarımıza karşılık Nanette t-shirt lerinden armağan ettiler. Çok özleyecektik onları. Benim annem ve babam gibi, annem ve babamın da kardeşleri gibi olmuşlardı. Bense her birinin küçük kızıydım... :)))
Bu arada da ben sürekli ofise gidip tur şirketi ile irtibat kurmaya ve kameramızı geri almaya uğraşıyordum. Kamera ise akşamüstü Ürdün'den dönecek tur otobüsündeydi. Çıkış işlemlerimizi yapan memurlar 15:00'e kadar marinadan ayrılmamız gerektiğini söylüyorlardı. Otobüs 17:00 civarında gelecekti. Biz de içinde 2 aylık emyr anılarının olduğu kamerayı bırakıp gitmek istemiyorduk. He bu arada da Lulu'nun marinada duran bavulunun üzerine, sonunda “we wish you the best” yazılı notumuzu çoktan iliştirmiştik.
Neyse, markete gidip alışverişimiz yapmış, tekneyi toparlamaya koyulmuştuk.
Ben tekrar ofise gittiğimde David abim yanıma geldi, “Sizin kamera şu anda takside, yarım saate burda olur.” dedi. Bana abilik yapmaya devam ediyordu :)
Yarım saat sonra ağzım kulaklarımda, elimde kamera tekneye dönüyordum. Gideceğimizi duyan arkadaşlarımız vedalaşmaya geliyorlardı. Fotoğraflar ve kartlar değiş tokuş yapılıyordu. Tekneye son bir kez su tutup çıkmaya hazırlanıyorduk ki Lulu'nun sesi duyuldu. :)) Aslında tam zamanında gelmişti fakat çıkış işlemlerini gerçekleştiremediği için bizimle gelemiyordu. Neyse ki başka altenatifleri vardı. Onunla da vedalaşıp "Start" a bastık. Motor gürledi, Gulchin titredi, sular köpürdü :)))

Palamarları çözdük, Nanette' e korna çalıp el salladık. 5. gruptan Baracca teknesi, tüm mürettebatıyla birlikte pontonun ucunda bize el sallıyor ve havalı kornalarını çalıyorlardı hüzünlü hüzünlü... Baracca' nın tatlı sahipleri Paton ailesi hala gözümüzün önünde. Keşke o anı fotoğraflayabilseydik diyoruz hala daha ama mazot iskelesine yanaşacaktık. Elimizde halatlar, görev alanımızda beklemek zorundaydık. :(
Saat yaklaşık 18:00. Mazot iskelesine yanaştık korna sesleri arasında. Ortalıkta görevli falan yok. Oraya koşturuyorum, buraya koşturuyorum ve sonunda kredi kartı ile kendi başımıza alabileceğimiz öğreniyorum. Ama o süre içinde baya endişelenmiştik. Önümüzde 590 nm'lik bir deniz yolculuğu vardı... Ve aksiliklere tahammül sınırımızı çoktan aşmıştık.
Saat 18:30 da marinadan ayrılarak başımızı kuzeybatı yönüne çevirdik. Lutra önümüzde yavaş yavaş seyrederek bizi bekliyordu. Hemen arkamızda David' in lider teknesi ünlü Mashona, onun da arkasında katamaranlarımızdan Shadow Cat...
Önümüzde uzun bir seyir bizi bekliyor. En güzeli Türkiye'ye dönüyoruz... :)
Telefonlar çekmemeye başlıyor. Cenova, ana yelken açık... Orsa yapıyoruz... Gün batmak üzere... Biz heyecanlı, yorgun, bitkin ama bir o kadar da mutluyuz...
Radyoda : Norah Jones – The Long Day Is Over...