hayat, aldığımız nefeslerin toplamı değil, nefesimizi kesen anların toplamıdır...

25 Kasım 2010 Perşembe

DUBAI



Uzun zamandır tıkırdatmadım bilgisayarın tuşlarını...
Nasıl başlangıç yapılır, onu bile unutmuşum. 5 dakikadan beri yazıp yazıp siliyorum :)
"İyisi mi sen samimi ol" dedim. Samimiyet her zaman işe yarar ;)


2009 yılından kalma, anlatılmamış seyahatler kuşağına gireceğiz bir süreliğine. Umarım beğeniyle okunur...


01.03.2009 sabahı Birleşik Arap Emirlikleri' nin en büyük şehri ve 7 emirliğinden bir olan Dubai' ye ulaşıyoruz. Seyahatimizin amacı Mutlu Marine firmamızın, Dubai Boat Show' a katılımı...





2 günlük stand hazırlık ve 03-07 Mart 2009 tarihleri arasında geçen fuar sürecimiz boyunca programımız klasikti. Havalar sıcak olduğu için fuar yaklaşık 16:00 civarında başlıyor ve akşam 21:00 e kadar sürüyordu.


Biz de Pakistanlı taksi şoförlerinden öğrendiğimiz, elektronik cihazların çok ucuz olduğu Nasser Square' e gidiyor ( alınacaklar listesi oldukça kabarıktı. Guitar Hero Band, Nikon D90, Türkiye' de artık pek bulunmayan Nokia cep telefonu, Garmin GPS, ...), sonra otelimize uğrayıp üzerimizi değişiyor, fuara gidiyor ve çıkışta otelimizin 800 metre uzağında, Dubai' nin en büyük alışveriş merkezlerinden biri olan "Mall of the Emirates" te karnımızı doyurup kendimizi odalarımıza atıyorduk.


Mall of the Emirates inanılmaz büyük bir alışveriş merkezi. İçerisinde karlarla kaplı, kayak yapılacak bir merkezi bile bulunuyor. Tam çıldırmalık bir yer...



Nasser Square' deki dükkanlar Cuma günleri ve namaz vakitlerinde genellikle kapalı oluyor. Gitmeden önce bilgi edinmenizde yarar var.

Trafik, şehir merkezinde büyük bir problem. Taksi şoförleri çok uyanık. 2. günün sonunda onların yüzünden otelmize giden yolu ezbere biliyorduk. Şimdi gitsem hala tarif edebilirim sanırım :))

Sokaklardaki otobüs durakları kapalı ve içerisinde air condition mevcut. İşte tam burda "Amaaan petrol, canıııımm petrol..." şarkısını söylemek istiyorum :)))




Fuarın son günü, bağlantılarımızı kutlamak üzere Hyatt Otelinin en üst katındaki, 360 derece dönebilen restorana gidiyoruz. Manzara ve yemekler oldukça güzeldi ancak kandil gecesi olduğu için kutlamamızı hem istereyek hem de zorunlu olarak alkolsüz gerçekleştirmek zorunda kaldık. Bu arada hayatımda ilk defa alkolsüz birayı Dubai' de içtim :)



Türkiye' ye dönmeden önceki 1 günümüz boştu. Biz de babamla, şehir turu yapan, üzeri açık, 2 katlı otobüslerden birine, elimizde şehir haritasıyla atladık.



Hayatımda ilk defa şu şekilde bir şehir turu görüyorum:


- Sağda görmüş olduğunuz alışveriş merkezi Dubai' nin en büyük alışveriş merkezi ve içerisinde tam 62 adet restoran, 8 adet Spa Center, 14 adet kuyumcu bulunmakta...

- Solda görmekte olduğunuz otelin içerisindeki bütün aksesuarlar altın olup....



İlk durak Burj Dubai. İnşaatı şu an bitmiş olan, dünyanın en yüksek yapısı...

828 metre yüksekliğe sahip...

Her yer inşaat, vinç, işçi...






Çöl topraklarının üzerinde yapay bir şehir. Ama o kadar güzel renklendirmişler ki...

ikinci durak Wafi City Mall, bir diğer alışveriş merkezi.


Şehrin en klas muhiti Jumeira ama şehrin kalbi Deira' da atıyor.

Biz de köprüyü geçip Deira' ya ulaşıyoruz. Deira' da inanılmaz güzel oteller görüyoruz. Eski Deira Çarşısı' nın önünden geçiyoruz.







Dubai Müzesi' nin önünde bir mola veriyoruz. 1799 yılında yapılan kale ,1970 yılında müzeye dönüştürülmüş. Müze, petrol öncesi halkın yaşayış tarzını ortaya sererek eski Dubai' yi betimliyormuş. Çok geniş bir salon ise denizcilik hayatına ayrılmış. Müzede bir de saat kulesi bulunuyormuş.


Abra denen deniz taksilerinin bulunduğu yerden geçerken, kaçak olarak getirldiğini düşündüğüm elektronik cihazlar yığını ile karşı karşıya kalıyoruz.









Bu caminin adını hatırlayamıyorum. Otobüsten hiç inmediğimiz için uzaktan fotoğrafını çekmekle yetindim. Ama minarelerin yapısı Mısır' da olduğu gibi, Türkiye' dekilerden farklı.




Son durağımız Jumeira... En lüks otellerin, yat kulüplerinin, denizin üzerine inşa edilmiş adacıkların olduğu bölge.


Burj Al Arab Otelinin önünden geçip, Palm Jumeira Adası' na doğru ilerliyoruz. Denizin üzerine, palmiye yaprakları şeklinde inşa ettikleri ve üzerinde çok lüks evlerin, bir de Atlantis Oteli' nin bulunduğu şu meşhur ada... Adada inşaat hala devam ediyor...



Turistik amaçla Dubai' ye gidecekler için çok fazla bir bilgi veremedim. Benim gördüğüm yerlerden çok daha ilgi çekici yerler muhakkak vardır. Mesela alışveriş ve lüksü sevenler için herkesin bildiği gibi ideal bir yer. Ama şunu söyleyebilirim ki zorunda kalmadıkça bir daha Dubai' ye gideceğimi hiç sanmıyorum.


09.03.2010 günü, akşam üzeri uçağımız havalanıyor ve bana bu güzel kareyi çekmek kalıyor.

5 Temmuz 2010 Pazartesi

ÇESME MARINA ' DA KABOTAJ BAYRAMI



1 Temmuz 2010 Kabotaj Bayramı' nda, ICYC' ın (Uluslararası Çeşme Yat Kulübü) Çeşme Marina ile ortaklaşa düzenlediği "Kısa Rota Yat Rallisi" ne katıldı geçtiğimiz hafta Gulchin.

Saat 10:00' da, kumanyasını almış, teknesini neta etmiş ve ralli özlemi ile yanıp tutuşan Gulchin mürettebatı "start" a hazır bir şekilde havuzlukta beklemekteydi ki, Burak Kaptan (White Pigeon teknesinin kaptanı ve rallideki komodorumuz) o gün için hazırlanmş olan t-shirt leri de getirince palamarları çözmemek için hiçbir sebebimiz kalmamıştı.

Henüz bir bebek olan Uluslararası Çeşme Yat Kulübü, kurulur kurulmaz bu özel günü es geçmemek adına, 4 teknenin de katılımı ile sembolik bir ralli düzenlediğine göre; gelecek günlerde kim bilir hangi süprizler ile karşımza çıkacak...

Saat 10:30
Marinadan ayrılıyoruz. Pruvamızda, Çeşme Liman Başkanlığı tarafından denize bırakılmış beyaz çiçeği görüyoruz, çok hoşumuza gidiyor.

72. Kanaldan irtibatta olduğumuz ralli tekneleri ile, Çiftlikköy' e doğru yelken seyri yapmaya karar veriliyor.

Hava 8-13 knot arası gidip geliyor.
Komodora uyalım diyoruz, apaz, zaman zaman geniş apaz yapıyoruz ama rüzgarı alamıyoruz bir türlü. Sonunda S/Y Dream' in peşinden dar apaza giriyoruz. Hava 12 knot, biz 5.8 knot hızla ilerliyoruz ana yelken ve cenovamızla...


Rotadan uzaklaşmayalım diyince yine 130 derece sancaktan alıyoruz 9 knot rüzgarı. Hızmızı arttırmak için sürekli trim...



Baktık olmuyor, ayı bacağına geçiyoruz. Pupadan 7 knot rüzgarla 4.5 knot hız yapıyoruz.

Karaabdullah Burnu' nu dönünce iskele kemereden; Çiftlikköy' e girerken ise iskele baş omuzluktan alıyoruz 12 knot rüzgarı, hızımız iyi... (Bu arada, Amatör Denizci Belgesi sınavına hazırlandığım için öğrendiğim terimleri de cümle içinde kullanmaya çalışıyorum :))))

Saat 12:20' de, bu sefer 3 tekne dönüşe geçtik.
13-15 knot esen rüzgarla orsa yapıyoruz. Boğaz Adası' nın güneyinden tramola ile yine orsaya girip gittikçe artan rüzgarla ortalama 5.8 knot hıza erişiyoruz. Gulchin rüzgardan, mürettebat ise keyiften hafifçe baygın... :))

White Pigeon da oldukça keyifli görüntüler veriyor.

Saat 14:30 gibi marinadaki yerimize zor da olsa rüzgar üstünden yanaşıyoruz. Ellerinde 1 şişe beyaz şarapla teşekküre geliyor Çeşme Marina ve Yat Kulüp.

Biz de yemeklerimizi yiyip biraz da siestamızı yaptıktan sonra Milestone' un terasında düzenlenen kokteyle katılıyoruz.

Çeşme Marina Müdürü, Can Bey' in güzel konuşmasından sonra güneşi batırarak teknemize dönüyoruz.

25 Haziran 2010 Cuma

ÇESME MARINA


Henüz yazacak çok enterasan bir seyir, ya da uzun süreli bir gezimiz olmadı. Ama elimde güzel fotoğraflar ve Gulchin' e ait son haberler var ;)

2 aydır, neredeyse her haftasonu yelken ve trim pratiği yapmak için Alaçatı açıklarında seyir yaptık. Kısa süreli seyirler olduysa da çok keyifliydi. Alaçatı' nın rüzgarı malum, pek meşhur... Tatlı tatlı giderken ara sıra 30-35 knotlara çıktığı da oldu sağnaklarla...


Herneyse, asıl mesele Alaçatı Marina ile kontratımızın bitiyor olmasıydı. Alaçatı Marina' dan çok memnun olmamıza rağmen, Çeşme' ye yepyeni bir soluk getiren; süpermarketinden tutun da onlarca güzel giyim, aksesuar, teknoloji ve kitap mağazalarına, yat markete...




Fast food restoranlarından balıkçılara, dünya mutfakları restoranlarına... Pastanesinden, kahvecisine, şarapçısına... ;) Mükemmel sanatçılara ev sahipliği yapacak bir de bara...



Marinada, kendi terasına sahip restoranlardan biri olan Milestone' un, Örge Home Style' a ait mobilya ve dekorasyonuna hayran kalmamak mümkün değil.
















Denizde 400, karada 100 tekne kapasiteli, yatçılara her türlü hizmeti verebilecek olanaklara sahip Çeşme Marina' ya geçmeye karar verdik.




Bu güzel tanıtım yazısı karşılığında marina müdürü Can Polat' tan güzel bir indirim isteyebilirdim ;) ama fiyatları da, olanakları ve hizmetleri düşünüldüğünde oldukça makul...
Şimdiden birçok yatçı yerini ayırtmış. Ayrıca marinada geçirdiğim birkaç günün sonunda yabancıların da bu marinaya çokça rağabet gösterdiklerini gördüm.


Kalenin ışıkları ve gece yanan mavi-beyaz ledleri ile Çeşme Marina çok cazibeli görünmüyor mu??? Çeşme' nin serin havası ve Monk' dan gelen Della Miles Band' in hoş müzikleri de bu manzaraya eklenince...


Uzun lafın kısası 2 hafta önce, keyifli bir seyirle Çeşme Marina' ya giriş yapıp palamar halatlarımızı volta ettik.


Gulchin' in yeni adresi hepimize hayırlı, uğurlu olsun... :)))