20.06.2008 sabahı bavullarımızla birlikte otobüslere binip İsrail-Ürdün sınır kapısına gittik. İşlemleri tamamlayıp otobüsümüzü değiştirdikten sonra yemek yemeğe gittik (yemedik de denebilir).
Bu arada sınır kapısında, kameramızı indiğimiz otobüste unuttuğumuzu fark ettik ve otobüs çoktan yola çıkmıştı. :( Ürdün'de kamerasız kalmıştık. Sağlık olsun dedik ve fotoğraf makinesiyle idare etmeye çalıştık.
Yemekten sonra Nebo Dağı'na gittik.
(Mount Nebo) Nebo Dağı, Hz. Musa'nın vefat ettiği, kutsal Filistin ve Kudüs topraklarını seyrettiği yer. Buradan Ürdün Vadisi ve Ölü Deniz de görülüyor. Ayrıca burdaki bir Bizans kilisesinden çıkartılan mozaikler de oldukça ilginç.
Ordan sonra da Madaba...
"Krallar Yolu" üzerinde bulunan kutsal yerleri gösteren 5000 yıllık ünlü mozaik haritanın bulunduğu "Mozaik Şehri".
Madaba'dan sonra çok da fazla yorulmadan, uzun bir otobüs yolculuğu yaparak gece kalacağımız otele yol alıyoruz.
21.06.2008
Petra...
Ürdün 'ün Lut Gölü ile Akabe Körfezi arasındaki topraklar üzerindeki antik kent. Yerleşim MÖ 2000’de başlamış. Edomitler, Nabateanslar, Selecuidler, Romalılar ve sonunda Araplar’ın hakimiyetine girmiş kocaman bir şehir.
İsteyenler bu muhteşem şehri at eşek ve develerle de gezebiliyor ancak biz yürümeyi ve tüm ayrıntıları görüp rehberin anlattıklarını dinlemeyi tercih etmiştik. Yaklaşık 7 km yürüdük, hem de güneş tepemizdeyken...
Kayaların renkleri, taşlara oyulmuş figürler, muazzam tapınaklar, buldukları renkli taşları satmak için peşimizde dolanan güzelim çocuklar...
Resmen hayran kaldık ve iyi ki gelmişiz dedik. Ralli boyunca beni en çok etkileyen yerlerden biri oldu Petra...
Benim için en unutulmazlardan biri de kayalara oyulmuş kervan figürüydü. 3 deve, bir de bedevinin ayak ve gövdelerinin işlenmiş olduğu Petra kayalıkları... (Solda)
Ve ayrılıyoruz Petra'dan...
Akşam Amman şehrindeki otelimize yerleştik. The Regency Palace...
Lutra ekibi ile yemek yiyip kahvelerimizi de içerken Herzilay'dan çıkış yapacağımız günün hava durumunu kontrol ettik. Ben de hazır wireless bulmuşken blog yazılarının bir kısmını ekledim. Odalarımıza çıkarken de oteldeki düğünde çıkan bir kavganın tam ortasında kaldık. Neyse ki kendimizi zar zor asansöre attık ve yumuşacık yataklarımıza gömüldük.
22.06.2008 sabahı Jerash'a gittik.
Çok çok büyük ve mimari güzellikleri saymakla bitmez. Oval forum, kolonlu cadde, Roma köprüsü, tiyatro, kilise, mozaikler...
Zeus ve Artemis Tapınağı...
Sınır kapısında yaşanan bir sorun ve dolayısıyla gecikmeden sonra marinaya doğru uzun yolculuğumuz tekrar başladı. Otobüsün en
Uzun bir banyo, Ilıca plajında, günbatımında serin bir deniz keyfi ve yanında (bulabilirsem) elma şekeri... Çıkışında Şevki'de bir kumru... Sirena' da soğuk birer bira ve ortaya o karışık tabaktan... Ananemin domates soslu kızartması :) Efruz'la uzun, keyifli bir yolculuk... Güzel gözlü, pamuk Emir'imle dolu dolu bir gün... Ablam, annem, ben Reyhan keyfi... :) Daha neler neler...
Derken marinamıza vardık.
Akşam yemeğimizi yiyip marinada dolandık biraz. Yarın Herzilya Marina'dan çıkış yapacaktık. Yakında Türkiye'de olacağımız için şimdiden içimizi bir heyecan sarmıştı.
2 yorum:
GERÇEKTEN MÜKEMMEL İNŞALLAH YAKINDA ORADAYIM BİR TARİHÇİ OLARAK HAYRAN KALDIM DİYEBİLİRİM KUTLARIM SİZİ
SİZLERİ TEBRİK EDERİM İNŞALLAH EN KISA ZAMANDA BENDE GİDİCEM
Yorum Gönder