hayat, aldığımız nefeslerin toplamı değil, nefesimizi kesen anların toplamıdır...

8 Temmuz 2008 Salı

ISKENDERUN'DA UNUTULMAZ DOGUM GÜNÜ...


25.05.2008 sabahı ve benim doğum günüm :)))
Sanırım bu seneki doğum günümü asla unutmayacağım.
Sabah telsizle doğum günüm kutlandıktan sonra teknenin önünden geçen neredeyse herkes bana “happy birthday” seranatı yaptı. :) İlk hediyem, Rally'nin doğum günü sorumlusundan geldi. Bir adet nazar boncuğu...
Kahvaltıdan sonra grup 2'nin toplantısı vardı. Grup liderimiz Lutra, toplantıya geçmeden önce doğum günümü kutladı ve yaklaşık 15 kişiden yine bir “happy birthday” konseri geldi :)
Toplantıda hava durumu konusunda baya konuşuldu. 4-5 bofor hava olacaktı ve kaba dalgalar kafadan gelecekti ama yine de bir tehlike yoktu. Çıkışımız öğleden sonra olacaktı.
Toplantıdan sonra Debbie ve Tom geldi. İskenderun'a inip bana pasta almışlar. O kadar da güzeldi ki... Çok tatlılarrrr :) Hemen arkasından da Lutra'dan Claartje, Thus ve Gerard geldi. 8 kişi havuzlukta oturup doğum günümü kutladık. Bu sırada telefon sürekli çalıyor ve hala daha teknenin önünden geçenler beni öpüp doğum günümü kutluyorlardı. Lutra, Hollanda'ya özgü bir anahtarlık, ve Hollandalı bir yazarın Galata Köprüsü hakkında yazdığı, Türkçe'ye çevrilmiş bir kitap hediye etti: “Köprü”.
Sıra seromoniye gelmişti. Güzel pastamın üzerine mum ve maytapları yerleştirdik ve eğlenceli bir rally den sonra sağ sağlim evimize dönmeyi dileyerek mumları üfledim...Püfffff!!! :)))))
Yaaa, gerçekten inanılmaz tatlılar... Beni hiç yalnız bırakmadılar. Ailemin ve arkadaşlarım yokluğunu daha az hissetmemi sağladılar.
Daha bir gün önce Antakya'da tanışıp künefe ısmarladığımız Lady B teknesi de bana 5-6 tane sevebileceğim türden cd getirdi kopyalamam için. Big Easy'den Jesus bana tabi ki de İspanyol hitlerinden oluşan bir cd hediye etti. Lulu ise arkasına çok güzel dilekler yazdığı bir kartpostalla birlikte küçük, şirin bir ayna hediye etti. Artemis teknesinden Sally ise üzerinde Minnesota'dan manzaralar bulunan oyun kartlarından hediye etti.
Resimde görmüş olduğunuz seccadeyi tahmin edin kim hediye etti. Kim olabilir Tabi ki Hasan abi :))) Bu arada eskiden Hasan amcaydı ama artık abi oldu. Neden? Çünkü David' e abi diyorum ya,ondaaannn!!!! ;) Neyse çok güzel bir pastalya birlikte üzerinde mutluluktan uçmamı dilediği yine çok güzel bir seccade...
Görmüş olduğunuz sarı-yeşil anahtarlık ise Alchemy teknesinin el yapımıdır. Söylüyorum, çok tatlılar... Ve üzerinde Troll Crew yazan t-shirt ise Troll teknesinin bana süper bir jesti. Sahipleri Fransız bir çift.
Bu arada Nirvana II. teknesinin Alanya'dan ayrılmasından sonra Gezenti teknesi de İskenderun'da ralliyi bitirdi “. Geriye Hasan Kaçmaz'ın teknesini de sayarsak 3 Türk teknesi kaldı.
Neyse, gelen 2. pastayı da sevdiklerime dağıttıktan sonra yavaş yavaş çıkış hazırlıklarımızı yapmaya başladık.
Ve işte doğum günümün en zevkli ve unutulmaz anları başlıyor...
Saat 16:00 gibi limandan ayrıldık. Güneybatıdan gelen 4 bofour rüzgar ve 2,5 metre dalgayla beraber torbalardan kaçmaya çalışarak seyrimize başladık. Gulchin dalgalara karşı fazla baş kaldırmasın diye babam ana yelkeni açtı.
Torbalar yüzünden sık sık motoru boşlamamız hatta kapatmamız gerekiyordu. Rüzgar kafadan geldiği için de yüksek dalgaların üzerinde ilerleyemeden batıp çıkıyorduk. Bu yüzden rotamızı 30-40 derece kuzeybatı yönüne kaydırarak cenovayı da açtık. Torbaları geride bıraktığımıza emin olduğumuzda ise motora tekrar yol verdik.
Bu sırada annem, İskenderun'da hazırladığı yemekleri havuzluğa çıkarmış masayı kurmuştu. Dalgalar yüzünden midem bulanıyordu, yiyemiyordum. Rüzgar giderek şiddetini arttırıyordu ve artık dalgalar üstünde beyaz köpükler gözüküyordu. Hemen rüzgar üstüne dönerek ve dalgaları bordamızdan alarak cenovayı topladı babam. Bu sırada da annem 3 tabağı birden masanın üzerinde tutmaya çalışıyordu.
Korkmaya başlamıştık...
Rüzgar aniden 7 bofor olmuştu ve ana yelkene camadan vurmak için geç kalmıştık. Dalgaların üstündeki beyaz köpüklerse uçuşmaya başlamıştı. Derken, doğum günümü kutlamak için Gulchin'in havuzluğuna kadar gelen koca dalga beni sırılsıklam yapmıştı, annemin tuttuğu tabaklar ise her yere saçılmıştı.




Havuzlukta tuzlu sular ve yağlar içinde birbirimize bakıp sinirden gülüyorduk. Gulchin bayılarak dalgaların içine giriyor, kayboluyor sonra yeni bir dalgayı altına alıp tepelere çıkıyordu.





Babam gülerek “Doğum günün kutlu olsun” diyordu ve ben titriyordum hem üşümekten hem korkudan. Annemse elleri ve ayakları yağ içinde “Dönelim Çimen!” diyordu. Babam tereddüt içinde etraftaki diğer teknelere bakıyordu.
Kararımızı verdik. Dönüyorduk...
2 dalga arasında geniş bir mesafe yakaladığımız anda Gulchin'i döndürdük. Grup liderine haber vermek için yağlı ayaklarımla dikkatlice aşağıya indim. Onlar da döneceklerini söylediler. 5 dakika sonra arkamıza baktığımızda dönmeyen tekne yoktu. Hatta aşağı yukarı yarım saat sonra Sahil Güvenlik'in yaptığı çağrıyla körfezin ağzına kadar giden tekneler bile geriye döndüler.
Annem yerde bulduğu bir parça limonla kokpitin yerlerini ovuyordu yağ lekesi kalmaması için. :)))
Ne doğum günü ama dimi? :)
1,5 satte gittiğimiz yolu 25 dakikada geri döndük. Limana girdiğimizde bizden önce gelen tekneler bağlanmaya çalışıyorlardı. Biz de Nanette'in yanına bağlandık. Onlar bizden de önce dönmüşler.
Bağlanan tekneler yeni gelenlere yardım ediyorlardı. Birkaç tekne rüzgarda yanaşamayınca limanın içinde alargada kaldı. Limanın içinde bir kargaşa...
Beni her gören “Bu seneki doğum gününü asla unutamazsın!” diyerek gülümsüyordu. Bazılarıysa “Senin doğum günün için hazırladık bu organizasyonu.” diyordu. :)))
Bütün tekneler 2 saat içinde limana tekrar bağlanmıştı.
Annem kokpitteki yağ lekelerini çıkarmaya çalışıyordu.
Ortalık sakinleştikten sonra yemeğimizi sakince yedik ve saat 22:30 gibi yorgunluktan sızdık.
Size başta söylemiştim, bu doğum günümü asla unutmayacağım... :)
26.05.2008 günü sürekli telsizden hava raporu veriliyordu. Herkes ne zaman çıkılacağı ile ilgili farklı bir şey söylüyordu. Biz de internetten kontrol ediyorduk ancak yerel balıkçılar bu havanın daha 1-2 gün süreceğini söylüyordu
Kafamızı biraz dağıtmak için şehre indik. Güzel bir iskenderci bulup oturduk. Hala sallanıyorduk...Üstüne bir de künefe yapıp alışverişe gittik.


Dönüşte, babamın sipariş edip Kemer'de teslim aldığı mini çamaşır makinası ile ilk defa çamaşır yıkadı annem. Teknenin önünden her geçen gelip inceliyordu. Debbie gelip anneme teknede çamaşır sıkmanın inceliklerini gösterdi :) Lulu çok güldü, hatta resimlerini bile çekti.
Neyse, çıkış gece yarısı olacaktı. Herkes yemeklerini yiyip uykuya çekildi.

5 yorum:

Adsız dedi ki...

Your blog is very creative, when people read this it widens our imaginations.

Adsız dedi ki...

Interesting topics could give you more visitors to your site. So Keep up the good work.

Adsız dedi ki...

Nice blog. Thats all.

Adsız dedi ki...

Ne doğumgünü ama!!!
O kadar güzel anlatmışsın ki yaşadıklarınızı gerçekten ben de yaşamış kadar oldum. Fotolar süper... Siz güzelsiniz :)))

Unknown dedi ki...

güzel hazırlamışsın tebrik ederim:) iyi macera olmuş, hizbullah askerlerini görmüş olmanbiraz ürkütücü olsada:) yine de o da bi tecrübedir... fotoğraflar zaten ayrı güzel iletişimciliğini konuşturmuşsun, yeni gezilerinin bloglarını bekliyoruz:)