Dalgalar ve rüzgar durmuştu. Ancak yine torbalar yüzünden körfezden çıkışımız uzun sürdü. Annem sancakta ben başta elimizde fenerler, ağzımızda düdük...
Yelkenleri de hızlanmamıza yardımcı olması için açtık. Ancak çok fazla hava olmadığı için torbaları atlattıktan sonra motoru da çalıştırıp Suriye'ye kadar öylece devam ettik.
Marinada yine bizim kıç demirimiz olmadığı için baştan demir atıp kıçtan kara bağlandık. Önümüze de kıçtan demir atabilen tekneler yanaşıyordu ve klasik EMYR tablosu böylelikle tamamlanıyordu.
Ayrıca bize nargile ısmarlamayı da ihmal etmedi Sami Kaptan. Yanımızda Artemis teknesinden Michael da vardı, nargileyi ilk defa deniyordu. Onun da masadan kalkması zor oldu :)
28.05.2008 sabahı bavullarımızı aldık ve İngilizce otobüsünde zor da olsa yer bularak turumuza başladık.
Yaklaşık 164 km sonra Crac des Chevaliers' teydik.
Gittiğimiz yerlerin tarihlerini belki dönüşte ekleyebilirim ama rallideyken inanın uykuya bile vakit olmuyor. Şu anda bunları da Mısır'daki ilk boş günümüzde yazabiliyorum.
Yaklaşık 164 km sonra Crac des Chevaliers' teydik.
Gittiğimiz yerlerin tarihlerini belki dönüşte ekleyebilirim ama rallideyken inanın uykuya bile vakit olmuyor. Şu anda bunları da Mısır'daki ilk boş günümüzde yazabiliyorum.


Hiç düşünmeden yemekten vazgeçip kendimizi odalarımıza attık. Resmen yatağın üstünde mutluluktan zıpladım. Abartmıyorum!!! Türkiye'deki 5 yıldızlı otellerle alakası yoktu ama yine de o kocaman oda, yatak ve banyo bizi o kadar mutlu etmişti ki :) Neredeyse 1 ay olmuştu ve ilk defa rahat bir duş alıyorduk.
Annemlerle buluşup otelin restoranına indik. 5-6 masa bizdendi. Yarım saat sonra David gelip yemeğe gelmemekle hiçbirşey kaçırmadığımızı söyledi. Kaçırsak da öenmli değildi, çok yorgunduk.
Odaya çıktıktan yarım saat sonra o kocaman yatakta mışıl mışıl uykuya dalmışım...
29.05.2008 sabahı kahvaltımızı yaptıktan sonra, saat 08:00'de otelden ayrılıp Şam'a (Damascus) gittik. İhtişamlı kral mezarlarının, mozaiklerin ve Ugarit alfabesinin (dünyadaki ilk alfabe) bulunduğu National Museum'a gittik. Ama içeride fotoğraf çekmek yasaktı ;) 
..JPG)
Hamidiyah çarşısının sonunda büyüleyici bir camii var. Omayyad Camii. İnanılmaz bir yer.
Ordan sonra St. Anania's House'a gidip İncil'den ayetler dinledik ve otobüslere binme saatine kadar sıcak Suriye sokaklarında dolandık. Hatta
restoran diye kapıdan içeri elimizi kolumuzu sallaya sallaya giçeri girip koltuklara oturduğumuz bir yerin ev olduğunu öğrendik 15 dk. Sonra :) Ama inanılmaz güzel değil mi?...
Pınar ablacım, fotoğraf senin için :)
Sonra doğru Lazkiye Marina'ya....
Saat 20:30'da anca varabilmiştik. Günümüzün yarısından çoğu otobüste geçmişti.
Gulchin'e varır varmaz Hasan abi gelip saat 09:00 gibi Slow Dancer'da, Lazkiye'nin Türk konsülünün de geleceği bir Türk gecesi yapılacağını haber verdi. Apar topar yemeğimizi yiyip Slow Dancer' a misafir olduk. Konsolos Nezih Bey ailesi ile birlikte gelmişti.
Teknede 14 kişiydik :)
Belki bu küçük mekanın da sağladığı bir yakınlaşmayla, neredeyse 1 saat bile geçmeden sanki yıllardır tanışan dostlar gibi olduk. Kızları Semiha ile konuşunca anladım ki Suriye'nin iki farklı yüzü var. Çok modern görüşlü bir aile. Ertesi gece için yemeğe davet edildik. Bu gece bize yorgunluğumuzu unutturmuştu.
Sonra doğru Lazkiye Marina'ya....
Saat 20:30'da anca varabilmiştik. Günümüzün yarısından çoğu otobüste geçmişti.
Gulchin'e varır varmaz Hasan abi gelip saat 09:00 gibi Slow Dancer'da, Lazkiye'nin Türk konsülünün de geleceği bir Türk gecesi yapılacağını haber verdi. Apar topar yemeğimizi yiyip Slow Dancer' a misafir olduk. Konsolos Nezih Bey ailesi ile birlikte gelmişti.
30.05.2008 sabahı yine 08:00'de yola çıkıp Halep'e gittik. Citadel'i gezdik.
Yemekten çıktıktan sonra Hama'daki su değirmenlerine uğradık.
Veee tekrar marina.... Saat 09:00'da Nezih Bey'in oğlu Cemil Bey bizi marinadan almaya gelecekti. Saat 08:15'te, yorgun bir şekilde marinaya vardık.
Hasan abi benden ufak bir yardım rica etmişti. Daha duş almam gerekiyordu ve ayrıca skipper's meeting vardı.
Annem ve babam hazırlanıp gittiler. Hasan abiyle ben de işlerimiz bitince Sami Kaptan'ın “vosvosu” ile Nezih Bey'lere gittik. Sema Hanım masayı birçok lezzetli yemekle donatmıştı.
31.05.2008 sabahı tura gitmekten vazgeçtik. Bu gün yola çıkılacaktı ve biz daha hiç dinlenememiştik. Babam n'olur n'olmaz diye 40 lt kadar mazot alıp depoyu doldurdu. Çıkış işlemlerimizi halledip marinadan 16:00'da ayrıldık.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder