
27.06.2008 sabahı Finke Setur Marina' dan ayrılmak üzere, 06:45'te marşa bastık.


Ralli boyunca hem yelkencilik adına tecrübe ve bilgimiz arttı, hem inanılmaz güzel ve özel yerler gördük, hem de süper dostlarla unutulmaz saatler geçirdik...
Ralli bitmişti ve sıra kendi rallimizi yapmaya gelmişti. Bu gün planları bir kenara bırakmaya ve hovardalık yapmaya karar vermiştik.

2 ay içerisinde bir kere İsrail Ashkelon' da denize girmiştik, Lübnan'daki havuz sefamızı saymazsak... :) Tabi bir de Ölü Deniz vardı ama o da sayılmaz. Çünkü kesinlike yüzemiyorsunuz :) Biz de saat tam 09:47' de kendimizi Türkiyemizin, Akdeniz' in muhteşem sularına bırakıyoruz.








Ve cennete veda vakti gelmişti...



Bağımsızdık, programsızdık... Ne zaman nereye istersek oraya giderdik. Ki öyle de oldu :)
Çıktığımız Karolos Koyu' nun yaklaşık 17 nm batısındaki, bizim kıyılarımızdan sadece 2 nm uzaklıktaki Meis Adası' na (Kastelorizo) çeviyoruz rotamızı. Süper bir yer... Rengarenk evleri, çiçekleri; yemyeşil, berrak suları olan sakin bir yer. Koyun girişinde bir de cami var. Çok şaşırdık görünce. Bizim Osmanlılar zamanında bu küçük adayı da camisiz bırakmamışlar. Ama Yunanlılar eski camiyi şimdi müze olarak kullanıyorlarmış.
Çıktığımız Karolos Koyu' nun yaklaşık 17 nm batısındaki, bizim kıyılarımızdan sadece 2 nm uzaklıktaki Meis Adası' na (Kastelorizo) çeviyoruz rotamızı. Süper bir yer... Rengarenk evleri, çiçekleri; yemyeşil, berrak suları olan sakin bir yer. Koyun girişinde bir de cami var. Çok şaşırdık görünce. Bizim Osmanlılar zamanında bu küçük adayı da camisiz bırakmamışlar. Ama Yunanlılar eski camiyi şimdi müze olarak kullanıyorlarmış.





Bu gün yorgunluğumuzu biraz da olsa atmıştık, kendimize gelmiştik sanki 1 günde. Uzun ve yorucu bir seyirden dönmüştük daha 1 gün önce... Ve bu gün keyif çatıyorduk orda burda :) Burası, herşeyi gibi renkli olan balıkçı teknelerinin sanki havadaymış gibi durduğu; daracık, film çekilesi sokaklarının olduğu klasik bir Yunan adası işte.






İlk defa geliyorduk ve orayı da alt üst etmek için sabırsızlanıyorduk. Hemen, her zamanki gibi duşlarımızı alıp hazırlandık ve kendimizi Kalkan sokaklarına vurduk.
Işıklar inanılmaz göz alıcı, cezbedici... İçine çekiyor insanı, istse de itemese de...


Kaliteli, güzel restoranlar var. Sanata, kültüre çok önem veriliyor burda. Sokak aralarında sergiler var hep. Takıları, renkli camları çok güzel. Orjinal, özgün bir yer Gümüşlük gibi... Mezeleri ile meşhur, mavi ışıklı, beyaz sandalyeli restorana oturuyoruz. Vakit kaybetmeden sokakları geziyoruz adım adım... Resmen doyamıyoruz Kalkan'a...

Planımız, yarın sabaha karşı Kalkan' dan ayrılmak ve Ekincik Koyu' na kadar ilerleyip 1 geceyi de orda geçirmek...İcici :)