Finike Setur Marina'ya vardığımızda güneş daha tepedeydi. Marina bizi kırmızı karanfil ve portakallarla karşılamıştı. Marina müdürü Tuncay Bey'in köpeği Miço'yu da unutmamak lazım. O da teknemize uğrayıp bize “Hoşgeldin” demişti :)
Gulchin'i yıkayıp biz de duşlarımızı aldıktan sonra yakınlardaki bir restoranda yemeklerimizi yiyip gecemizi tamamladık.
10.05.2008 sabahı yine otobüslere doluşup turmuza başlamıştık. İlk durağımız Noel Baba Kilisesi...
Myra'ya gidebilmek için rengarenk bir çarşı içerisinden geçmeniz gerekiyor. Türkiye'ye özgü herşeyi bulabilirsiniz rahatlıkla. Fotoğraf çekerekn objektifime bir 4'lü takılıyor o sırada ve gülmekten ölüyorum... Çok tatlılar :)))
Yalnız şehrin en tepesine kurulmuş olan tiyartroya çıkabilmek için büyük bir çaba harcamak gerekiyor. Ancak ordaki manzara da buna değiyor...
Yorgunluğumuzu atabilmek için de inanılmaz şirin bir köyün 2 katlı çay baçe
Marina'ya döndüğümüzde gerçekten çok yorulmuştuk. Hemen hazırlanıp toplantıya gittik. Ordan da dün geceden yer ayırttığımız cafeye gidip Galatasaray maçını izlmeye koyulduk. 2. gol de geldikten sonra devam etmeye gerek kalmadığını düşünüp partiye katılmak için ayrıldık.
Belki de ilk defa bu kadar uzun süren bir parti oluyor Finike'de. Marina müdürü Tuncay Beyle tanışıyoruz ve Emyr Şarkısını söylüyoruz hepbirlikte. Sonra da bol kahkahalı sohbetler başlıyor, şaraplar su gibi akıyor... Gecemiz de böyle, keyifli bir şekilde son buluyor. Ertesi gün yolumuz var...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder